Şu an öyle bir psikoloji içindeyim. Stefan Zweig'ı kendime yakın hissederdim, ama hiç bu denli yakın hissettiğim olmamıştı. Burada bireysel bir iç sıkıntısından ziyade toplumsal bir iç sıkıntısından bahsediyorum. Her ne kadar arkanızı dönüp kulaklarınızı da kapatsanız elinizin çatlaklarından sızan o korkunç hisler. Ve yapılabilecek hiç bir şeyi olmayan bizler. Yıllar sonra gülmek amaçlı açtığım blog'un böyle karanlık işlerime alet olması gerçekten adaletsizlik. Bu blogda benimle beraber büyüdü sanırım. Hayatın şaka tarafı sonlanmış olabilir. İlerlemeye gücüm var, hissedebiliyorum. Ama sanki biri üstüme oturup her şey başıma devirecek gibi hissediyorum. Kendimi rahatlatmak için yapabileceğim bir şey yok.
Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.