27 Mayıs 2012 Pazar

Nasıl fotoğrafçı olunur ?

       Bugünkü yazım, eline her makina alışında sepya , siyah-beyaz moduna geçen insanlara gelsin. Eline her makina alanın " fotoğrafçı" olduğu ülkemizde benim neyim eksik diyerek, bende bu konuyu irdelemeye karar verdim.Fotoğraf makinasıyla tek deneyimim ayaklarıma zoom in , zoom out yapmaktan öteye geçemez. Ancak bunun önümde engel oluşturacağını zannetmiyorum.Yazımın ilerleyen kısımlarında hem nasıl fotoğraf çekilir ,hemde nasıl efekt uygulanır bu konulara eğileceğim. Hazırsanız macera başlasın .



Fotoğrafa Giriş 101
1 ) Öncelikle, çok manalı olduğunu düşündüğünüz bir fotoğraf çekin. Ne olduğunun önemi yok , zaten basacağınız onca efekt içinde boğulup gideceğinden orjinalinin pek bir önemi yok.

Ben başlangıç olarak bu fotoğrafı almayı tercih ettim sizde kendi evinizde çeşitli kombinasyonlar uygulayabilirsiniz.

2 ) Daha sonra bu orjinal resmi ,siyah-beyaz yada tercihinize göre sepya yapın. Işık ayarlarıyla da oynayın. Unutmayın resiminiz ne kadar renksizse o kadar hisli olur. 


3 ) Buraya kadar harika ilerliyorsunuz . Fotoğrafınız eskisinden daha hisli ve derin. Ancak hala bir şeyler eksik. İşte bu noktada efektler devreye giriyor . Sağolsun Adobe abi bize binlerce efekt seçeneği sunmuş. Gözünüze güzel gelenlerden bol bol basın fotoğrafınıza , cimrileri kimse sevmez .

4 ) Gerçekten harika . Siz doğuştan fotoğrafçısınız . Eseriniz gerçekten enfes oldu.  Ancak hala tam değil , sizin yaptığınızı belirtmek için sağına , soluna " Berkecan Photography " ya da " Pelinsu Photography " imareleri yerleştirmeniz ve arkadaşlarınıza bu eşsiz eserleri göstermeniz gerekiyor. 


    Evet eserimiz tamamlandı. Artık sizde kendinize " fotoğrafçı " diyebilirsiniz. Bakın her şey ne kadar da kolaymış . O kadar fotoğrafçılık eğitimi alanlardan neyiniz eksik . İnanmak ile her şeyin olabileceğinin canlı kanıtısınız. Sonraki yazımda görüşene kadar hoşçakalın.



Google'a " ergen fotoğrafçı " yazınca çıkan sonuç buydu artık kusura bakmayın. ( Temsili Resim)

             



23 Mayıs 2012 Çarşamba

Theraflu Kafası

            Havaların dengesizleşmesiyle bendenizin de sinüsleri kıpraşmaya başladı sevgili okurlar. Bu sorunu Theraflu denen o muazzam tableti içerek çözmeye çalıştım. Ancak yan etkileri olan bir ilaçmış onu farkettim. Yan etki deyince aklınıza öyle kusma, baş ağrısı, kabızlık (?) gelmesin. Görülen etkiler daha çok refleks yavaşlaması ve renkli rüyalar olarak nitelendirilebilir. Gelin hep beraber o rüyaya bir göz atalım.


Theraflu Kafası (Temsili Resim)

      Her şey kendimi Epica konserinde (ki şarkılarını sor bilmem nereden aklımda kalmış bilinmez) fotoğrafçı olarak bulmamla başladı. Grubun fotoğraflarını çekerken bi' anda vokalist abla seyirciye türkçe olarak " hadi anam oturmaya mı geldik " demez mi ? İşte rüyanın kopma noktası burası oldu sevgili okurlar. Inceptiondaki gibi bi' sarsıntı duyuldu ya da en azından ben duydum. (Seyircilerin senfonik metal eşliğinde göbek atmasının sarsıntısı mı yoksa inceptionvari bişi mi orasını hala kestiremiyorum). Kendimi can havliyle dışarı attığımda birde ne göreyim. Robert De Niro, Cenk Erdem ikilisinin Erdemi, Danny De Vito ve Beyazıt Öztürk dışarıda beni beklemekte. Meğerse Beyazların evinde kahvaltıya gidecekmişiz beni bekliyorlarmış. Erdem, Danny Dayı ve Beyaz önde, ben ve De Niro arkada yürümeye başlıyoruz.O arada De Niro yeni projesinden bahsediyor. Hababam Sınıfı Harlem'de çekeceğiz diyor (bilinçaltına gel). Sonrası beyaz bir boşluk. Kendimi bir anda Beyaz'ın evinde yer sofrasında yeşil zeytin yerken buluyorum. Beyazın ev arkadaşı geliyor "Olm kirayı yatırmamışsın." diyerek Beyazı azarlıyor tam ben cevap verecekken eruption eşliğinde uyanıyorum. 

      Theraflu, 5 saatlik uykuda Hollywood-Türk ortak yapımı bir rüyayı gösterebilen bir ilaç. Ha sinüslerini açtı mı derseniz cevabım hayır ama sırf bu rüyalar için bile kullanmaya değer. 


19 Mayıs 2012 Cumartesi

Serdar Ortaç Hakkında Beyin Fırtınası

         Bu yazımda büyük türk şairi Serdar Ortaçtan bahsetmek istiyorum .Yaz aylarının gelmesini iple çektiğimiz , her yıl albüm çıkartıp hem bizi hem sanat dünyasını mutlu eden o muhterem insan. Hem usta şairi irdeleyip hemde onun gibi şarkı sözleri yazma rehberi oluşturacağız. Hazırsanız macera başlasın !

Zeytinin kahvaltıdaki yeri ( Temsili Resim)

           "Topu topu 7 nota var kaç farklı beste yapılabilir ki ? ". Bu cümle size çok tanıdık geldi değil mi ? Usta şair Serdar Ortaç'ın o kıvrımlı beyninden çıkan en parlak şey bu değil . Kendisi " Melek misin gümüş söğüt dalı mı ? " diyerek felsefe dünyasına adını altın harflerle kazımıştı. Geçen yaz ise gene bekleneni yaptı biz hayranlarını üzmedi . Yeni albümünde ; dünyanın oluşumu , platoncu felsefe akımı ve türkiyenin sosyolojik yapısı üzerine parçalara yer verdi. Gelin bu albümünden bir parçayı ele alalım.

"Aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem "
     Evet şair burada dünyadaki adaletsiz düzene seslenmiş ve toplumsal düzendeki bu hareketlenmeleri aynı kızıl ötesine benzetmiş. Yaralı müzesi , betimlemesi ile de yaraların insanı güçlendiren bir olgu olduğu  fikrini ilk ortaya atan Friedrich Nietzsche ' ye atıfta bulunmuştur. Hareket edememesi , bu adaletsiz toplumsal düzende her bireyin
kendi çıkarını düşündüğü için toplumsal olaylara duyarsız kalmasını temsil etmekte.Gerçekten ilk okunduğunda
anlamsız gelen bu kelimeleri eşelediğinizde hayrete düşmemek elde değil .


Adım Adım Serdar Ortaç Tarzı Şarkı Yazım Kılavuzu

1- Kendinize bir dart edinin.

2- Üzerindeki boşluklara sevdiğiniz kelimeleri yerleştirin. ( Örn; biber , melek , gümüş , hamsi, kuru yük gemisi )

3- Dartın üzerine rastgele atışlar yapın , denk gelen kelimeleri yan yana yazarak aralarına bağlaç sonlarına fiil koyun.

Afiyet olsun artık size genç bayanların göbeğinden açık büfe kahvaltı yapmaya hazırsınız !


    Ben Biliyorum da Mı Yazıyorum.jpeg

Çocuklar ve Toplu Taşıma Araçları


          Evet arkadaşlar bu yazımda başlıkta da anlaşılacağı üzere, toplumun kanayan yarası çocuklu toplu taşıma araçlarına değineceğim.Kulağınızda kulaklık yolun tadını çıkartırken bir anda koltuğunuzda bir sarsılma mı hissettiniz? . Ya da kulağınızı cırmalayan desibelde bir haykırış mı duydunuz? Evet sizde bu sorunla karşı karşıyasınız ancak üzülmeyin bu konuda yalnız değilsiniz.Gelin bu konuyu hep beraber irdeleyelim.

                    Babasının düşmanı s.kilesice şuna bak (Temsili Resim)

- Bu mahlukları genelde tek göremezsiniz sürü halinde bulunurlar.Teki bağırırken öteki ona çift ses yaparak bir nevi back vokalliğini üstlenir.

- Başlarında babaane , anane yada çoğunlukla basiretsiz bir anne mevcuttur. Bu kişinin elinde ise bu veletin yemediği çikolata , şekerleme bilumum oyuncak mevcuttur.

- İsimleri genelde Berketay, Çükütan yada Badesu gibi evcil hayvan isimleridir.

- Toplu taşıma araçlarında genelde ayakta durmaya heveslidirler, oturdukları takdirde ise çevreye zararlarını minimuma indirmek için kucakta seyahat ederler. ( Bana kalsa bagaj bile fazla onlara )

 
       Yukarıda bu mahlukatın özelliklerini verdik şimdi bu illet ile başa çıkabilmek için yararlanılacak kaynaklardan bahsetmekte yarar var.



                                Pompalı Tüfek ( Temsili Resim )

- Uzun bir paltonun altında ya da uzun kollu bir montun içinde silahınızı muhafaza edebilirsiniz.Her kullanımdan sonra temizlemeyi unutmayın !




               

                           Elektrikli Testere ( Temsili Resim)

- Halk otobüsünde büyük ihtimalle bunun içinde bilet almanız gerekir . Pek tavsiye ettiğimiz bir yöntem değil zorda kalınırsa uygulanabilir.




                                     
         Hobbit Kılıcı ( Nam-ı Diğer Sting) ( Temsili Resim )


- The Lord Of The Ring hayranı mısınız? Cevabınız evet ise, işte tam size göre bir çözüm !




   Lav Silahı ( Temsili Resim )                                                                        
Açıklama gereksiz sanırım .




Not : Yukarıda yazılanlar sadece hayal ürünüdür .







15 Mayıs 2012 Salı

Alışveriş Taktikleri Vol. 1

Evet bu hafta alışveriş konusu ele alacağız arkadaşlar. Ancak bu o denli basit bir konu değil maalesef ( kaç a olduğunu bilememek) . Elinde annesinin çantası , sevgilisin montu puflara yığılmış insan bu rehber senin için hazırlandı.  Alışveriş dünyasının bilmediğiniz kapılarını sizin için aralıyorum . Buyrun efendim ;


- Öncelikli hedefin, bulunduğun mağazadaki pufları tespit etmek olmalı. Şayet puf yok ise o zaman üzerine abanabileceğin her hangi bir kasa , tezgah ya da manken ( yanlış okumadınız evet manken ) bu işi görebilir. Unutma oradaki tek yorgun sen olmayacaksın savaşa hazırlan.


Puf ( Temsili Resim )
- Anne/Sevgili kişinin tuzak sorularına karşı hazırlıklı ol ! Bu sorulara acele cevap vermeye çalışma sanki inceliyormuş da kararsız kalmış gibi yapabilirsin, burası senin rol kabiliyetine kalmış. Asla ve asla ilk gösterdiğine " ha bu olmuş" demek gibi bir dangalaklık yapma bu " hadi gidelim yaa " demekle aynı kapıya çıkar ve bu emin ol daha ters tepkiler yapar o yüzden 2. 3. üründen sonra " hah bu güzel" olmuş diyebilirsin.


- Yalanlarınızı süsleyin ! Gösterilen ürünlere yorum yapın. Örnek verecek olur isek " hah işte o ayakkabıyla uymuş" ya da " bunun bir ton kırmızısı daha güzel olurdu bence " . Dediklerinizin doğruluğu önemli değil, önemli olan yorum yapabilmeniz karşı tarafı önemsiyor gibi davranabilmeniz kilit nokta.


- Bulunduğunuz mağazadaki popülasyonu iyi tanıyın ona göre strateji geliştirin. Örneğin " o ne ya emekli işi " ya da " o ne ya hippi gibi olmuşsun " gibi yorumlarla o ürünün belirtilen kişiye uymadığı belirtilmelidir. Buradaki ince nokta kırıcı olmamak ve yuvarlak konuşmaktır.


- Kesin konuşmayın ! Evet çok önemli bir mesele bu asla kesin konuşmayın . Örneğin " o elbiseyi alma " ya da " o t shirt sana ufak olmuş " demek size bir yarar sağlamayacak emin olun o yuzden " o elbiseyi almayı düşündüğünü sanmıyorum " ya da " o t shirtin bedenin senin bedeninle uyumlu oldugunu sanmıyorum " demek daha yerinde olacaktır.




   Evet yoldaşlar bu taktikleri uygularsanız emin olun hem sizin için daha acısız hemde daha az sıkıcı ( bakın dikkat edin eğlenceli demiyorum diyemiyorum ) bir alışveriş söz konusu olabilir. Hayırlı geceler.