18 Ağustos 2012 Cumartesi

Ses Yükseltmenin Yabancı Dile Etkisi

               Tüm amacı ekmek almak belki para üstü artarsa, bakkalın tezgahındaki şekerlemelere sarkmak olan bir insan olarak bakkalın yolunu tuttum. Masumane başlayan bu yolculuğum beni bilinmez diyarlara götüreceğinden habersiz , ayakkabımın arkasına basarak bakkala indim. Zira bakkala ulaşmanın en kısa yolu , arkasına basılmış ayakkabı ve pijamadır sayın okurlar.Nerede bu 2 özelliğe sahip insan görürsen , en az 20 metre yarıçapında bir bakkala rastlama ihtimalin oldukça yüksek.Her neyse , bakkalın ekmek vitrininde önce göz temasıyla başlayıp sonra hunharca bir mıncıklama yoluyla seçtiğim ekmeklerimle sıra beklemeye başladım. İşte asıl macera şimdi başlıyordu. Bakkalın önceleri önümdeki adama bağırmasını anlayamamış hatta yadırgamıştım. Ancak önümdeki abinin çipil gözleri ve ten rengiyle , bir turist olduğunu farketmem o kadar uzun sürmedi. Bakkalın önce alt oktavlardan çıkan sesi konu ilerledikçe yükseliyor bakkalımız git gide bolulu bir bakkal değil de sanki napolili bir opera sanatçısına dönüşüyordu. "Abi senin damacanalar arabada" dedikçe önümdeki turist abi "ne ola ki bu damacana denen varlık" dercesine bakkalımıza bakıyordu.Bu bakışa karşılık bakkalımızda sesini yükselterek "ABİ SENİN DAMACANALAR ARABADA " diye tekrarlıyor sesini yükselttiğinde, bolu aksanının biritiş ingliş havasına bürünmesini bekliyordu.Her sesini yükselttiğinde gözlerinde çakan inanç şimşeklerini görebiliyordum. Bakkalımız oldukça iyi ingilizce konuştuğunu , hatta karşısındaki adamın oldukça sığ bir ingilizcesi olduğunu düşünüyordu. Sesini yükselttiğinde türkçe kelimelerin simultane çeviri ile ingilizce olmasını bekliyor, karşısındaki adamın " ne diyor lan bu " bakışları karşısında gittikçe kırılganlaşıp üzülüyordu. En sonunda benim sığır bakışlarımı farkederek " senin ne vardı canım " repliğiyle ilgisini bana yöneltti."Ağbi benim ekmek vardı" diyerek güzel türkçemiz ile cevapladım. Bir gözümde turist abi de tabi ki , güzel türkçemizi gözüne soka soka konuşmaya niyetliyim. "Ağbi bu sene de iyi sıcak yaptı " diyerek muhabbeti türkçeleştirmeye turist abinin kendini daha turist hissedeceği bir noktaya  taşımaya çalıştım ancak bu hamlem doksana giden topu dışarı yumruklayan kaleci edalarıyla bana kuru bir " evet öyle " diyen bakkalımız tarafından kesildi. Anladım ki turist abi bakkalımızın canını yakmış onu kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi ortada bırakmıştı.Bundan sonrası için benim yapabileceğim bir şey yoktu. Bir gözüm bakkalda diğeri turistte kapıdan dışarı doğru çıkmaya başladım ( hayır şaşı değilim ) Kapıdan çıkarken turist abiye " hev e gud dey sör " demeyi de unutmadım elbet o yavşak bakkala inat olsun diye. Ekmeğin götünü yiye yiye eve sofrada beni bekleyen ve buz kesen menemenime doğru yol aldım.

4 yorum:

  1. önce ekmeği alacaksın, yoksa soğur menemenin tabii. :D bu arada ekşi sözlük'te de yazmıştım ben, senden daha sık yayın bekliyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cehalet işte :D evet ilham geldikçe yazmaya çalışıyorum ama bu aralar pek gelmiyor açıkçası :)

      Sil
  2. üzüldüm. son yazın yine eğlenceli olmuş ama. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim yapmaya çalıştık işte bişiler :)

      Sil